Türkiye Orman Yangınlarıyla Mücadelede Seferber Oldu

Tehlikeli Sıcaklar ve Yangın Riski Artıyor

Tarım ve Orman Bakanlığı’na bağlı Orman Genel Müdürlüğü (OGM), önümüzdeki günlerde hava sıcaklıklarının 19-25 Temmuz tarihleri arasında 6 ila 12 derece birden artacağına dikkat çekerek tüm yurttaşları dikkatli olmaya çağırdı. Akdeniz havzasında etkili olan rekor sıcaklıklar ve kuru rüzgarlarla birlikte, Türkiye yine orman yangınlarının en yoğun yaşandığı ülkeler arasında yer alıyor.

OGM’nin meteorolojik verilere dayanan açıklamasında, yüksek sıcaklıklar, düşük nem ve rüzgarın birleşimiyle tehlikeli bir ortam oluştuğu vurgulandı. Yetkililer, “En ufak bir dikkatsizlik, felaket boyutunda yangınlara neden olabilir” uyarısında bulundu. Bu dönemde çalı yakılması, sigara izmaritlerinin rastgele atılması, açık ateş yakılması veya cam şişe gibi atıkların doğaya bırakılması kesinlikle önerilmiyor. Türkiye’de orman yangınlarının %86’sı insan kaynaklı olduğu için, önlem almak hayati önem taşıyor.

Yerel Müdahaleler ve Ulusal Seferberlik

İzmir’den Antalya’ya, yaz aylarının istemeyen simgeleri haline gelen dumanlı gökyüzü ve yanmış çam kokusu, Türkiye’de yine gündemde. Son günlerde yaşanan orman yangınlarında hızlı müdahale dikkat çekiyor. Tekirdağ’ın Şarköy ilçesinde tarım arazisinde başlayan yangın, 15 yangın söndürme uçağı, 19 helikopter, yaklaşık 500 kara aracı ve 1.181 personelin koordineli çalışmasıyla kontrol altına alındı. Çanakkale’nin Ezine ilçesindeki yangına da yoğun hava ve kara müdahalesiyle kısa sürede müdahale edildi.

Bu gelişmeler, yangın sezonunda alınacak önlemlerin ve hızlı müdahalenin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Türkiye, hava teknolojisi, yerel insan kaynağı ve stratejik planlamayı bir araya getirerek, 7/24 esasına göre yangınlara karşı etkin bir mücadele yürütüyor.

Kuraklık Tehlikesi Büyüyor: 2030’da Kritik Eşik

Birleşmiş Milletler desteğiyle hazırlanan son raporlar, son iki yılda modern tarihin en şiddetli kuraklıklarının yaşandığını ortaya koyuyor ve Türkiye’nin 2030 yılına kadar ciddi bir kuraklık riskiyle karşı karşıya kalabileceği yönünde uyarıda bulunuyor.

Raporun Akdeniz’e ayrılan bölümünde, bölgedeki sıcaklık artışı ve yağışların sürekli azalmasının iklim değişikliğinin etkilerini artırdığı vurgulanıyor.

Kuraklığın Sıklığı ve Şiddeti Artıyor

Akdeniz ikliminde kuraklık her zaman bir gerçeklik olarak görülse de, raporda özellikle 1950’lerden bu yana hem sıklığın hem de şiddetin ciddi biçimde arttığı belirtiliyor. Tahminlere göre, bölge genelinde ortalama sıcaklıkların yüzyıl ortasında 2 ila 3 derece, yüzyıl sonunda ise 3 ila 5 derece daha yükselebileceği öngörülüyor.

Türkiye Çölleşmeye En Açık Ülkeler Arasında

Türkiye, raporda çölleşme riski en yüksek ülkelerden biri olarak öne çıkıyor. İspanya, Fas ve Türkiye örnek alınarak Akdeniz’deki iklim değişikliğinin sonuçları detaylı şekilde inceleniyor. Rapora göre, Türkiye’nin yarı kurak iklim yapısı ve toprak bozulmasına yatkınlığı nedeniyle topraklarının %88’i çölleşme riskiyle karşı karşıya. Ayrıca, yüzyılın sonuna kadar ülke genelinde yağışların %30 oranında azalabileceği tahmin ediliyor.

Bunun yanında, özellikle Türkiye’nin batı ve güney kesimlerinde ortalama sıcaklıkların 2100 yılına kadar 4-5 derece artması bekleniyor.

2030’a Doğru Su Kıtlığı Kapıda

2019’da OECD tarafından su stresi yaşayan ülkeler arasında gösterilen Türkiye, artık 2030’a kadar “su fakiri” kategorisine girme riskiyle karşı karşıya. Bu tablo, önümüzdeki beş yıl içinde ülkenin nüfusunun ve tarım arazilerinin yaklaşık %80’inin kuraklık tehdidi altında olabileceğine işaret ediyor.

2022’de yaşanan kurak sezonların ardından, 2023 yılında ülkenin büyük bölümünde hissedilen ciddi bir kuraklığın etkileri özellikle tarım sektöründe halen devam ediyor.

Tarımda Su Kullanımı ve Alternatif Kaynak Arayışı

Türkiye’de mevcut su kaynaklarının %75’i tarım sektöründe kullanılıyor. Kuraklığın giderek ağırlaşacağı öngörülen önümüzdeki yıllar için, ülkede suyun daha verimli kullanılmasına ve yeni su kaynaklarının geliştirilmesine yönelik yatırımlar kritik öneme sahip.

2025 yılının ocak ayı, son 25 yılın en kurak ayı olarak kaydedildi. Özellikle Güneydoğu Anadolu’da normalin sadece %6’sı kadar yağış alınırken, diğer bölgelerde de yağışlar ortalamanın oldukça altında kaldı.

Related Posts